Bu bölümdeki metinden hareketle diller düşüncemizi kuşatan elbiseler gibidir sözünü açıklayan bir kompozisyon yazarken kısaca fikir edinebilirsiniz.
Üzerimize giydiğimiz elbiseler bizim iç dünyamızın görünürlüğünü kuşatarak kapatır. Kıyafetlerimiz aslında içimizdekileri başkalarının görmemesi için koruyucu bir zırh gibidir. Bundan dolayı bir insana dıştan bakınca gerçekte onun kalbinde nelerin olduğu tam olarak anlaşılmaz. Diller de düşüncelerin perdesidir. Sanki düşünceleri kuşatan bir elbiseye benzer.
Kuşatma bir yeri çevrelemek, ona dışarıdan müdahale edilmesine izin vermemek şeklinde açıklanabilir. Mesela bir ülke farklı bir coğrafyayı kuşattığında oraya hakim olur. Onun içine dışarıdan kimsenin girmesine izin vermez. Burada düşündüklerimizle ilgili kontrolün bizde olduğu, bilinmesinin bize bağlı olduğu anlamı ortaya çıkıyor.
Diller de düşüncenin elbisesi olarak düşüncelerin üzerini kapatan bir işleve sahiptir. Elbise burada insanların iç yüzünü saklayan bir maske olarak düşünebiliriz. İnsan gerçek yüzünü bu maskeyle gizlemiş olur. Eğer başkalarının onun gerçekte nasıl biri olduğunu bilmesini isterse o zaman bu maskeyi çıkarır. Dolayısıyla dili kullanma biçimimiz bizin ne düşündüğümüze dair ipuçları verir.
Sonuç olarak düşüncemiz aklımızda zuhur eden kimsenin bilemeyeceği bir iç konuşma biçimidir. Dilimizle bunları söze veya yazıya dökersek o zaman başka insanlar ne düşündüğümüzü anlayabilir. Yani biz izin verirsek başkaları düşüncelerimizi öğrenebilir. Konuşurken her şeyi anlatmamak, herkesin bilmesi gerektiği kadarını ifade etmek dilimizin düşüncelerin elbisesi olduğunu gösterir.
Etiketler:
Kompozisyonlar