Bu bölümdeki hikayeyi inceleyerek en olmadık zamanlarda yanlış bir şey söyleyip yüzümüzün kızarması, ağzından bir laf kaçırıp zor duruma düşmek, yaptığımız bir gafla rezil olmak gibi anlamlara gelen baltayı taşa vurmak deyimi ile ilgili bir hikaye yazacak olduğunuzda kısaca fikir alabilirsiniz.
Mesleğimin on beşinci yılını çalışıyordum. O sene okullar bitmişti. Sıcak bir temmuz akşamı çarşıda dolaşmaya çıktım. Şehrin en hareketli caddesini baştan aşağı dolaşıp kendime bir de dondurma ısmarlamıştım. Yavaş adımlarla yürürken aklıma bir eşofman altı alma fikri geldi. Giyim mağazalarını sırayla gezip beğenebileceğim bir eşofman altı aradım.
Çarşının orta yerinde dört katlı bir iş merkezi vardı. Alt katı tamamen elbise mağazalarından oluşuyordu. Caddedeki mağazalara bakıp en son oraya gittim. Bu kadar çok seçeneğin arasında daha önceden tişört aldığım bir mağazaya girdim. Orada gözüme iyi bir eşofman ilişti.
Onu üzerimde denedim, hoşuma gitmişti. Tam aradığımı buldum diyerek bu eşofman altını gönül rahatlığıyla içime sinerek aldım. Artık eve gitme vakti gelmişti. Merdivenlerden yukarı çıkarken başı kapalı iki kızla göz göze geldim. Biri eski yıllarda okuttuğum bir öğrencimdi. Onu tanımıştım. O da beni tanıyınca ayak üstü biraz sohbet ettik. Yanındaki biraz daha uzun boylu ve kilolu biriydi. Öğrencime bu sizin anneniz mi diye sorunca kızları bir gülme aldı.
Aslında yakın arkadaşıymış, ben annesi sanarak öyle sorunca baltayı taşa vurmuştum. Utancımdan ne diyeceğimi bilemedim. Çok özür dilerim, kusura bakmayın diyerek oradan ayrıldım. Bşraz gittikten sonra arkama geri dönüp baktığımda kızlar hala gülüyordu. İşte insan bazen yanlış bir tahminde bulunabilir, söylenmeyecek bir söz söyleyebilir ve gülünç duruma düşer. Durumu düzeltmek için de kendini açıklamak zorunda kalır. Bu durum dilimizde baltayı taşa vurmak deyimiyle ifade edilir.