Bu bölümdeki yazıya göz attığınızda parayı veren düdüğü çalar ile ilgili kompozisyon yazacak düzeye ulaşacaksınız.
Parayı veren düdüğü çalar sözü istediğimiz her şeyi ancak para ile elde edeceğimizi anlatan bir sözdür. Bilindiği gibi Nasrettin Hoca fıkraları güldürücüdür fakat bunun yanı sıra hem düşündürücü hem de ders verici, bir özelliğe sahiptir. Bu hayatta her şey para üzerine kuruludur. Ticaret hayatın her alanında yerleşmiş bir alışveriş meselesidir. Paranız varsa almak istediğiniz her şeyi alabilirsiniz. Eğer para yoksa cebiniz delik durumdaysanız o zaman doğal olarak bir şey almanız da mümkün olmaz.
Kimse kimseye bedavadan bir şey vermez. Mesela en basitinden örnek verirsek bir ekmek bile almaya gitsek onu alacak kadar paramızın olması gerekir. Hadi o anlığına paramız olmasına dükkan sahibi bir kereliğine insanlık eder parasını almaz ama bu her zaman böyle sürmez. Mutfağınız için alacağınız gıdalardan tutun da giysi, halı kilim, araba, ev gibi, alınacak bütün şeyler için gerekli olan parayı vermek gerekiyor. Beleş geçinme diye bir durum söz konusu değildir. Dolayısıyla ticaret yapmak, bir şeyler satmak keyif olsun diye değil hayatımızı idame ettirebilmek açıkçası ekmek parası kazanmak içindir.
Sonuç olarak alacağımız bir düdük için bile onu satan kişiye para ödemek zorundayız. Parsını vermeyen biri almak istediği şeye ulaşamaz. Satıcılar onu bedava satmak için elinde bulundurmuyor. Herkesin bir para kazanma şekli var. Satıcılar da geçimlerini bu sattığı ürünlerle karşılıyor. Şayet böyle olmasaydı kimse sabahın köründe kalkıp da pazara gidip tezgahını açmazdı. Demek ki işin içinde bir gelir elde etmek için ürün satmak anlamı var. O yüzden ne almak istiyorsak onu almaya yeterli paramızın olması gerekir.