Bu bölümde kısaca anlattığımız doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar ile ilgili kompozisyon yazımızı inceleyip örnek alabilirsiniz.
Doğru söyleyen gerçekleri dile getiren kişi olduğu için bulunduğu ortamdaki insanlar tarafından sevilmez. Mesela bir insan korkmadan, başına gelebilecek olumsuz durumları bilmesine rağmen özgür iradesiyle doğru olan şeyleri açıkça söylüyorsa, bu da birilerini rahatsız ediyorsa doğal olarak istenmeyen kişi ilan edilecektir.
İnsanların hoşuna giden kendisine dokunmayan kişilerdir. Yani söyledikleri kendisini zora sokmayan, her şeyi hemen kabul eden, yanlış uygulamalar karşısında dilini tutup susan efendi kişilerdir. İşte sevilen bu tür insanlardır. Çünkü onlar kontrol edilebilen, uysal insandır. Burada söz konusu olan başına vur ekmeğini al diye bildiğimiz silik kişiliklerin daha çok sevilmesi durumudur. Oysa gördüğü muamelede bir bit yeniği olduğunu sezen, haksızlığa gelemeyen kişiler hiç çekinmeden doğruları, kirli çamaşırları ortaya döktükleri için çevresindekileri güç duruma düşürür. Bundan dolayı da göze batarlar. Böyle açık sözlü insanlara her yerde rastlamak mümkündür. Bir patronun iş yerinde çalıştırdığı işçilerin maaşını ödememesi karşısında kimse ses etmiyor da içlerinden sadece biri kalkıp bu yanlışı dile getirip hakkını arıyorsa o kişinin bu tavrı onu sevilmez yapar. Çünkü patronu onu aksi biri olarak görür.
İşte haksızlık karşısında susmayan, doğru bildiğini dürüstçe ifade eden cesur insanlar bazı kişileri zora soktuğu, onların ekmeğiyle oynadığı için kovulmak anlamında belirtilen istenmeyen tipler olarak karşımıza çıkar. Kısacası dik başlı olarak görülen insanların açık sözlülükle doğruları haykırması bazılarının çıkarlarıyla uyuşmaz. Sözünü esirgemeden söyleyen kişilerin sevilmemesinin nedeni budur.