Bu yazımızda aç ne yemez tok ne demez anlamı ile ilgili kompozisyon metnine kısaca yer vereceğiz.
İnsanların sahip olduğu veya olamadığı imkanlar hayata bakış açılarında keskin bir çizgi meydana getirir. Yoksul bir hayat yaşayan insanlar eline ne geçerse geçsin onların iyi mi kötü mü olduğuna bakmaz. Yani onlar için bu eline geçen şeyler büyük bir nimet olarak görülür. Buna çok sevinirler. Oysa maddi anlamda varlık içinde yaşayan zengin olarak bildiğimiz kimseler de sahip oldukların beğenmez, mutlaka bir kulp takarlar.
Zenginlerin gönlünü hoş etmek çok zordur. Çünkü onlar elindeki her şeyde bir kusur bulurlar, ne olursa olsun bir türlü onları kabullenemezler. Zenginlerin çenesi kusur bulmakta, şikayetçi olmakta çok düşüktür. Mesela hayatında hiç balık yememiş bir çocuğun önüne kızarmış bir balık koyduğunuzda gözleri fildir fildir parlar. Onu çabucak yer, bitirir. Belki de tadına bile doyamaz. Çünkü varlıklı kişiler için normla olan bir şey yoksullar için lükstür. Oysa daha önceleri defalarca balık yiyen zengin bir ailenin çocuğu bu iyi pişmemiş, kılçığı var, eti bayat gibi cümlelerle yediği balıkta bir sürü kusur olduğunu hiç çekinmeden söyler. Ona göre bu sıradan bir şeydir. Dolayısıyla maddi hayat koşullarımız önümüze gelen fırsatları değerlendirme anlamında farklılaşmamıza neden olmaktadır.
Sonuç olarak ister yoksul ister varlıklı olalım ne bulursak onlar için biraz şükredici olma lazım diye düşünüyorum. Kusur bulmaktansa yediğimiz, içtiğimizi, soframıza gelen şeyler veya sahip olduğumuz imkanlar için çok şükür demesini bilmeliyiz. Yoksulları bu noktada anlamak lazımdır. Hatta yoksullar bu kadar şeyin yokluğunda hiç şikayet etmeden yaşadıkları için saygıyı daha fazla hak ediyor.