Benim hayatımı yargılamadan önce benim ayakkabılarımı giy ile ilgili kompozisyon için bakabilirsiniz.
İnsanları yargılamada önce onları anlamaya çalışmalıyız. Yargılamak çok kolaydır değil mi? Oysa yargılamadan önce iyice bir düşünmek gerekiyor. O kişi neler yaşamış, başına neler gelmiş, nasıl bir imtihana tabii tutulmuş bunları bilmeden birini yargılamaya kalkmak çok yanlıştır.
Biz insanlar ne olup bittiğini anlamdan başkaların ahkam kesmeye bayılırız. Onun ne yaşadığını tam olarak bilmeden hemen bir yargıya varırız. Onu sorguya çeker ve adeta dar ağacına asarız. Halbuki sınanmadığınız bir acı üzerine konuşmak kolaydır derler. İşte şapkamızı çıkarıp önümüze koymamız gereken durum burasıdır. Biz o durumu yaşasak, ne yardık diye düşünmeliyiz. Hemen yargılayıp da birini en ağır koşullara mahkum etmek çok da uygun bir yaklaşım olarak kabul edilemez.
İnsanlar türlü sınavlardan geçiyor. Bu hayat acımasız yüzünü bazılarına gösterirken, bazıları da refah içinde gül gibi yaşıyor. Tuzu kuru olanların düştüğü bir hata var ki o da hiçbir şey bilmeden başkalarını yargılamaktır. Yanlış da burada başlıyor. Sonuç olarak benim geçtiğim yollardan, sokaklardan geç, benim içinde bulunduğum koşulları sen de yaşa ki ondan sonra yargılamaya kalk demeliyiz. Çünkü hayatta yargılamak kadar kolay bir şey yok. Ağzı olan konuşuyor. Herkes bilip bilmeden her leye yorum yapabiliyor. Oysa bilemiyorlar ki karşıdaki insan ne acılar çekmiş, ne sıkıntılarla mücadele etmiş, ne kadar zolru bir sınav vermiş? Bunu anlasalar zaten öyle davranmazlar.