“İnsan zekanın karşısında saygıyla eğilir; ama iyi davranış ve şefkatin önünde diz çöker.” ile ilgili kompozisyon hakkında kısaca bahsedeceğiz.
İnsanları başkalarının gözünde itibar kazandıran bazı nitelikler vardır. Mesela zeka, iyi davranma ve şefkat bunlardan öne çıkanlardır. Zeki insanlara herkes saygı duyar. Onların kıvrak zekası başkalarında hayranlık uyandırır. Ama iyi davranış ve şefkat gösteren biri karşısında bütün sert kayalar bile diz çöker. Çünkü siz birine şefkatli davrandığınızda onun yanıltmış olursunuz. Aslında onun beklediği tutum kızgınlıkla ilgilidir ama siz hiç beklemediği bir yerden geldiğinizde buna diyecek bir söz bulamaz.
Size karşı kötü davranan olabilir. O bekler ki benden intikam alacak veya sinirlenecek. Ama siz ona şefkat gösterdiğinizde çok iyi bir şekilde davranmış olduğunuz için onu daha çok etki altına alırsınız. Kalbi yumuşar, sizin bu şefkatiniz karşısında adeta diz çöker. Dolayısıyla zekadan daha önemli bir şey varsa o da şefkatli olmaktır. Mesela sınıfta istenmeyen davranışlar gösteren bir öğrenciye kızmaktansa ona şefkat gösterilirse bu tutumda öyle bir etkilenir ki bir daha rahatsız edici şekilde davranmaz. Çünkü şefkat onu etkisi altına lana tılsımlı bir duygudur. İçinde kendisine affedici şekilde davranan insana karşı büyük bir saygı belirir.
Sonuç olarak insanlara işledikleri bir kusur karşısında illa sinirleneceğiz diye bir şey yoktur. Suçlayıcı olmayı bırakıp şefkat duygusuyla yaklaşmak saygıların en büyüğünü hak etmektir. Elbette zeki olmak saygıya layık olmak demektir ancak zekanın üstünde bir etki bırakan şefkati asla göz ardı edemeyiz. Herkese iyi davranıp, şefkatli olursak karşımızda dağ olsa saygıdan yerlere kadar diz çöker. Bundan dolayı şefkat duygusunun önemini yok sayamayız.