Bir el bir eli yıkar, iki el bir yüzü yıkar atasözü ile ilgili kısa bir hikaye konusunda örnek yazımıza göz atabilirsiniz.
Melike ortaokuldan sonra liseye gidecekti.Şehirde evleri olmayınca bir yakınının evinde kalarak okul hayatına devam etti. Derslerinde çok başarılıydı. Sınıf öğretmeni onun bu azmi herkes örnek gösteriyordu. Milli Eğitim Müdürlüğünden okula gelen bir yazıda köylü çocuklara burs verileceği yazıyordu. Sınıf öğretmeninin aklına ilk olarak Melike geldi. Hem köyden gelmiş, hem maddi durumu oldukça düşük, buna rağmen çok da başarılı bir öğrenci olduğu için iyilik edilecek en uygun öğrenciydi.
Okulda onun köyden geldiğini bildikleri için öğretmenler ona ayda bir miktar okul harçlığı sağlayacak bu imkanı değerlendirdi. Bir gün ders esnasında iken okul hoparlöründen Melike'nin adı anons edildi. Hoparlördeki ses onun okul idaresine gitmesi gerektiğini söylüyordu. Melike acaba kötü bir şey mi yaptım diye korkarak gitti. Oraya vardığında kendisine burs sağlandığını öğrenince şaşkınlıktan dili tutuldu. Bir yandan da çok sevindi. Böyle iyilik yapanlar oldukça dünya ne kadar güzel bir yer diye düşündü aklından. Bu güzel haberi eve döndüğünde annesine telefon ederek veri. O da çok mutlu olmuştu. Oku yavrum, derslerine önem ver, diyerek kızını tembihledi. Melike liseyi derece yaparak bitirdi. Bursu sayesinde evine ekonomik anlamda yük olmadan okulunu tamamladı.
Sene sonunda üniversiteyi kazandı. Yıllar geçti. Melike olmak istediği meslekte çalışmaya başladı. Artık kendi çalışmasının karşılığı olarak bir maaşı vardı. Hem evine maddi destek veriyor hem de köyden gelip şehirde okuyan çocuklara yardım ediyordu. Çünkü zamanında ona da böyle iyilik yapılmıştı. Şimdi o da gördüğü iyilikten etkilenerek başkalarına faydalı oluyordu. Dolayısıyla bir el bir eli yıkar, iki ek bir yüzü yıkar atasözü gerçek hayatta böylece anlam buluyordu.