Bu yazımızda içinde ağaç, kulübe, yağmur, toprak, güneş, hüzün kelimelerinin geçtiği bir hikaye yazınız ile ilgili bahsedeceğiz.
Raif Bey, bu hafta için şehirden uzaklaşmak istemişti. Kafasını kurcalayan düşüncelerin yoğunluğu ve şehrin kalabalığından kaçmaya ihtiyacı vardı. Daha önceden ormana yaptığı kulübede birkaç gün kalmak istiyordu. Orası tam da dinlenmeye uygun bir yerdi. Eşyalarını akşamdan hazırlayıp sabah erkenden yola çıktı. Kulübeye vardığında toprak biraz ıslaktı.
Otların üstü yaş görünüyordu. Hatta içeri girdiğinde tavandan su bile sızmıştı. Demek ki gelmeden önce buraya yağmur yağmıştı. Havanın biraz serin olmasıyla üşüme ihtimaline karşın biraz yakacak topladı. Yağmur duyunun erişemediği alt kısımlarda kurmuş odun vardı. Onlardan bir torba kadar topladı. Kulübeye geri döndü. İçerideki sobayı tutuşturdu. Şimdi çay eşliğinde kahvaltı yapma zamanıydı. Şehirdeki evi apartman dairesi olunca böyle soba ile ısına gibi bir durumu yoktu. Ancak sobanın tadı daha başkaydı. Çay demledikten sonra biraz atıştırdı ve eski radyosunu açtı. Radyoda gençliğinde çok dinlediği bir şarkı çalıyordu. Böyle bir ortamda, şarkının etkisiyle içini bir hüzün kapladı. Daldı gitti. Maziyi, kendinin en güzel yıllarını hatırladı. O sırada çayı elinde soğumuştu.
Birden kendine geldi. Baktı ki elindeki bardağın içinde çay soğumuş. Böyle olmayacak deyip yeninde bir çay koydu. Biraz dışarıya çıkıp hava almak iyi gelir diye düşündü. Güneş de iyice yükseldiği için havanın ısısı artmıştı. Temiz havada bir saat yürümek ona çok iyi geldi.
Etiketler
Hikayeler