Bu sayfada yörenizde ünlü olan bir masalı öğreniniz konusu kısa haliyle ele alınmıştır.
Bir varmış bir yokmuş. Eski zamanlarda bir padişah ve gül gibi bir kızı varmış. Bu kızda herkesin gönlü varmış. Kız ise kendisini istemeye gelenlere varmamış. Bir tek Keloğlan'ı severmiş. Hal böyle olunca Keloğlanın düşmanları da çoğalmış. Başka bir ülkenin padişahı bu kıza gönül koymuş. Onu kandırmak için bir koyunu kesip derisini başına geçirmiş. Çünkü artık Keloğlan görünümünü kazanmış.
Bu kılıkla saraya varmış. Muhafızlara padişahın kızını görmeye ve onunla konuşmaya geldiğini söylemiş. Onlar da kızın Keloğlan'da gönlü olduğunu bildikleri için onu içeriye almışlar. Daha sonra bu adam kızla beraber ata binip kaçmış. Kızın babası bir müddet sonra haberi almış. Ancak asıl Keloğlanı bulunca kızını kaçıran adamın sahtekar olduğunu anlamış. Hemen dört bir yana tellal aracılığıyla haber salmış. Duyan, gören varsa ona bildirmesini istemiş. Bunun karşılığında kırk külçe altın sözü vermiş.
Günlerce herkes padişahın kızını aramış. Ama nafile imiş. Kız ortalarda yokmuş. Çünkü onu kaçıran adam ona sihir yapmış ve kuşa çevirmiş. Kız artık eskisi gibi olamıyormuş. Bazen sarayda kaldığı odanın penceresine konar, oradan babasını ağlarken izlermiş. Konuşamadığı için derdini anlatamamış. Fakat Keloğlan bu durumun aslını bir şekilde öğrenmiş. Hemen büyücüye gidip kızı eski haline nasıl getireceğini öğrenmiş.
Eline aldığı sihirli yemi sarayın penceresine koymuş. Kuş ola kız oraya gelince yemleri yemiş ve tekrar eski haline dönmüş. O anda babası hemen onu içeri almış. Kızını kurtardığı için Keloğlana kırk külçe altını vermiş. Hem de kızıyla evlendirmiş. Kırk gün kırk gece düğün yapmışlar. Saadet dolu bir hayat yaşamışlar.